Kitabın demlenmesi

Bazen yazdıklarınıza ara verirsiniz. Olayın kahramanı bir yere gider, oradan bir türlü çıkamaz. Çıkıp ne yapacaktır? Onu bekleyen neler vardır? Yığınla çözülecek mesele önünde bekler. Oturup yapılacakları kaleme almaya elin varmaz. Yazsan sanki çiğ kalır bazı şeyler. Onun için kitabı demlenmeye bırakırsın. Bazen bir kaç günde demlenir, bazen bir kaç ayda. Yıl bile sürdüğü olur. Demlendiğine inandığın vakit, tekrar tuşların başına oturur kahramanın yaşadıklarını şekillendirirken olacakları da kurgularsın. Demlenmiş bir kurguyu romana, hikâyeye çevirmek kolay ve zevkli olur.
Böyle demlenmeyi bekleyen bir kaç eserim var. Sık sık kapağını açar içine bakarım. Demi daha çiğ ise önüne oturmam. Her konunun bir demlenme süresi vardır. Bazıları hiç dem tutmaz. O zaman onunla uğraşmaya değmez. Bırakırsın kalır.
Bilmiyorum her yazarda bu durum böyle midir ama bende böyle. Demsiz çay içilmediği gibi demsiz roman kitap olmaz. Yaşamalı. Okuduğun zaman kitaptaki kahramanlar, baş ucundan okuduğuna bakmalı. Hatta okuyucu ile sohbet etmeli. Demini almamış  kitap okuyucusu ile sohbet edemez. Derdini tasasını anlatamaz. Yüz mimiklerinden bir şey çıkarılmaz. Demlenmemiş kitap soyuttur. Yazan ‘yazamadım’ demez de yazdığına garip sanat ifadeleri kullanır. Kitap dediğin sokaktaki, tarladaki, savaştaki insan kadar sade olmalı. İnsani zaafları olmalı. Çok acık ağdasız ve net olmalı. Çocuk da anlamalı, büyük de. Tarifleri şaşalı gizemler ardına saklamamalı. Yazar gerekirse bakkalın, manavın dilinden, gerekirse divan şairinin dilinden konuşabilmeli.
Demlenmeye bırakılan kitaplar demini aldıktan sonra da sabırsız olurlar. Yazarın rüyasına bile girer, kitabı bitirmesine motive ederler. Demlenmeye bıraktığın bir kaç romanım şu anda uyuyor. İlk hangisi uyanıp ‘beni bitir’ diye, beni uykusuz bırakacak merak içindeyim.

İrfan Söyler

İrfan Söyler

Bu alana biyografinizi ekleyebilirsiniz.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir